Yaşamsal süreçleri destekleyen, sağlıklı işleyen, kendiliğinden organize olabilen ve pozitif geri besleme yapan ekosistem süreçlerini tasarladığımız yöntem ve uygulamalar, sosyal, ekonomik ve ekolojik temellerde birbirinden çalmadan- dengede ilerleyerek- anlamlı sonuçlar üretebilirler.
Sağlıklı gıdalar üretirken sosyal ilişkilerimizi pekiştirebilir, sağlığımızı düzeltebilir, toprağımızı girdilerden bağımsız onarırken iklim değişikliğinin etkilerini azaltabilir, işimizde yaşadığımız stres yönetiminde başarı sağlayabilir ve bölgesel ekonomimiz için yeni iş olanakları sağlayabiliriz.
Her an, seçimlerimizle yaşamsal ekosistem işlevlerine bir etkide bulunuyoruz.
Geribildirimleri sağlıklı etkilerde bulunabilecek her türlü onarıcı davranışımızı- kurumsal, bireysel her ölçekte- üretim ve hizmet faaliyetlerimizle birleştirmemiz kaynak yönetimimizi etkinleştirirken, giderek artan dışsal diye tanımladığımız çevresel maliyetlerimizi yönetmemizde de yardımcı olurlar.
Toplam bilançomuzu/sermayemizi yöneteceğimiz bütüncül yönetim yaklaşımlarından hareketle varacağımız kararlarımızın, faaliyet alanımız ne olursa olsun- tarımsal, endüstriyel, hizmetler veya doğal kaynaklar- sağlayabileceği geri dönüşüm verimliliği, doğal ekosistemlerin her işlevinde görülebildiği üzere bizim sistemlerimizde de bulunabilir.
Tüm canlı karasal hayatı bir karış toprak üzerinde barınıyor ve besleniyor. Tüm ekonomimiz, sermayemiz, hizmetlerimiz bu bir karış toprak üzerinde hasat ettiğimiz besinler sonucu var olabilen sistemler… ve aslında gezegenin birçok bölgesinde kırılgan- yani kendi kendisinin verimliliğini nemli bir iklimin avantajı ile öyle hemen yenileyemeyen – bir kuşakta yer alıyorlar.
Bir yandan iklim değişikliğinin ve ekonomik krizlerin eşiğinde yaşarken, içinde bulunduğumuz geçiş sürecini yeniden analiz ederek toprak ve ekosistem onarımında her birimizin buluşabileceğini hissediyoruz.
Bu onarım sürecine, geniş anlamda tüm faaliyetlerimizi besleyen yaşamsal kaynaklarımızı ve ihtiyaçlarımızı yenileyebileceğimiz bir araç olarak bakabilir miyiz?
Bu noktada sürdürülebilirliği bir yana, reformu, revizyonu veya rehabilitasyonunu dahi karşılamakta zorlanacağımız sistemlerin sürekliliği için aktif onarıma ihtiyaç duyuyor olabilir miyiz?
Bu değerlendirmeye göre en etkin çözümlerden biri, yaşamsal dayanağımız olarak gördüğümüz eski karbona dayalı ürünlerden (petrol, doğal kaynaklar), yeni karbona dayalı (organik karbon) ve üretilip depolanabilir güneş-karbon-toprak ekosistemi ekseninde paradigma ve yöntem değişimine gitmek.
İşte biz bu sürece güveniyoruz; tüketici/türetici motivasyonuna dayalı gıda toplulukları, şehirde sağlıklı besinler temin edebileceği ağların ihtiyaçlarını karşılarken fiziksel ve sosyal olarak da doğal onarıcı tarımsal sistemlerle doğrudan etkileşmek isteyen, iklim değişikliğine ve belki de kaynak kullanımına duyarlı, sosyal dayanışma ve girişimcilikte deneyim arayışında bulunan, veya bu süreçlere ilham katmak isteyebilecek içimizdeki sanatçıları, bir arada görmek istiyoruz, karşılıklı etkileşimlere yer açmak istiyoruz.